1 Ağustos 2014 Cuma

OKUMA NOTLARI - 1 : BENİM KİTAPLARIM



Sema Aslan'ın Türkiye'nin ünlü yazarlarıyla kitaplara ve yazarların şahsi kütüphaneleri üzerine yaptığı söyleşilerden oluşuyor Benim Kitaplarım... İlber Ortaylı'dan Orhan Pamuk'a; Elif Şafak'tan Doğan Hızlan'a kadar bir sürü isim var. Üstelik bu yazarların şahsi odalarına girip onlarla alakalı yazmaya ve okumaya dair küçük tüyolar edinmek aslında.... Ben çok zevk aldım...

Kitabı okumayanların, okuma zevki açısından bu yazıyı şimdilik es geçmeleri kendi yararlarına olacaktır. 

NOTLAR:

- Şunu anladım: 3-5 kitaplık kütüphanelerimizle bizler sadece uzayda yer kaplayan cisimleriz ve bu dünyaya ait değiliz.

- 35 ismin hepsinde rastladığım ortak özellikler var. Bunların başında küçük yaşta muhatap oldukları birer kütüphaneleri var. Anneler, babaları, dedeleri hep okuyan yazan insanlar. Çoğu kitaplıkların içinde doğmuş,büyümüş. Aslında bu noktaya gelmelerinde bence en çok paya sahip olan husus bu. Bununla ilgili (evdeki kitap sayısının öğrenci başarısına etkisi) bir yazı hazırlama aşamasındayım. 

- 35 isim de zaman zaman belli konulara yoğunlaştıkları için o konuyla alakalı sıkı okuma/tarama yapıyorlar. 

- Çoğunun tarzları farklı... Kimisi asla kitaplara kalem dahi sürmezken, kimisi canını çıkarıyor kitapların. Kimisi de kitaba koyduğu işaretlemeleri, çizimleri, yazdığı notları geleceğe yatırım olarak görüyor ve kendisinden sonra kitaplarını okuyanların bundan heyecan duyacağına inanıyor. Bunu diyenler de zaten kitabın daha önceki sahibine ait olan notları okumaktan büyük zevk duyuyorlar. 

- En büyük ortak noktaları: Asla kimseye ödünç kitap vermiyorlar. (Nefret ederim ödünç kitap alıp-vermekten)

- Ancak Ali Poyrazoğlu, kitap ödünç vermeyi sevmiyor ama ödünç alıp geri vermemeyi çok seviyor :) Ben kitabı ödünç aldım mı geri vermem diyenlerden.  

- Ayşe Kulin, yazdığı kitapların ilk çıktılarını üzerlerindeki düzeltme notlarıyla birlikte saklıyor. Yazar adayları için faydalı olacağını düşünüyor.

- Celal Şengör, bazı derslerini evindeki devasa kütüphanede yapıyor. 

-Çetin Altan, "Üç türlü okuma vardır: Zorunlu okuma, öğrenmek için okuma, zevk için okuma" (syf:59)

- Doğan Hızlan evli değil, çocuğu yok. Bütün gün kitap okuyor.

- Enis Batur'un önemli bir şair olduğunu gördüm. "Kütüphane" isimli eseri mutlaka okunmalı. Ama kütüphanelerle ilgili roman fikri muhteşem. (syf:83)

- Enis Batur diyor ki: "Kütüphane sahibi bir kişi mutlaka okuma defteri tutmalıdır. Aldığı kitabı ne zaman aldığını, ne zaman okuduğunu ve ne anladığını yazmalıdır." 

- Haluk Oral, Boğaziçi Üniversitesi'nde Matematik profesörü olduğu halde muazzam bir koleksiyoncu olduğunu öğrendim. Binlerce imzalı kitabı var. Bu anlamda ülkede tek. Hatta Ahmet Hamdi'nin Yahya Kemal'e "Türkçenin büyük üstadına" diye imzaladığı kitap var elinde... 

- Hıfzı Topuz, okuma defeterini A4 kağıtlara yazıp dosyalıyor. Araya eklemeler yapması ya da konu dışı yazdıklarını bir arada tutmasını kolaylaştırıyor. 

- Esir düşen Trikopis'i Atatürk ziyaret ediyor ve "Üzülme general! Napolyon da bir savaş kaybetti" diye teselli ediyor.

- İsmet Kür, Milli Eğitim Kanunlarını eleştirmek için cilt cilt toplamış. Syf 63'te "Anı" ile ilgili anlattıkları çok ilginç.

- Bundan sonra Nasreddin Hoca deyince aklıma Mustafa Duman gelecek. İnanılmaz bir Nasreddin Hoca sevdalısı ve müthiş bir arşivi var fıkralara dair.

- Türkiye'de 120.000 kitapla en büyük kişisel kütüphane Boğaziçi hocası Zafer Toprak'ın. Müthiş bir ev...

- Dikkatimi çeken şu: Yazarlar kitaplarını dağıtıyorlar. Yani büyük konuşmak gibi olmasın ama bana ters. Ben kitaplarımı kimseye vermem. Ayrıca birinden okumak için kitap almam. Alıp okusam bile geri verdikten sonra gider yenisini alır kütüphaneme koyarım. Okuduğum her kitap kütüphanemde olmalı. 

- Ve gelelim işin en acı tarafına. Bu 35 isimden kitaplarını okuduğum sadece 2 kişi var. Çok büyük kayıp. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder